Osmanlı mimarisi, şehir hayatı ve kültürünü yansıtması dolayısıyla “Osmanlı’nın parmak izi” olarak nitelendirilen Safranbolu’da yaklaşık 220 yıl önce yapılan bazı yapılar görkemleriyle yerli ve yabancı misafirlerin ilgisini çekiyor. 1743’de Safranbolu’da dünyaya gelen, kapı hasekiliği, Darüssaade Ağası yazıcılığı, darphane eminliği, şah sultan kethüdalığı, şehremini, tersane eminliği, vezirlik rütbesiyle Hanya muhafızlığı, Diyarbakir beylerbeyiliği, iç il sancak beyliği, Bender Kalesi muhafızlığı, Cidde valiliği, Boğaz Hisarı muhafızlığı, Mısır valiliği, Anadolu beylerbeyiliği ve sadrazamlık yapan İzzet Mehmet Paşa, memleketine de birçok görkemli eser kazandırdı. İzzet Mehmet Paşa, 1796’da Tarihi Çarşı içinde İstanbul’daki Nuru Osmaniye Camii’nin adeta küçük bir modelini yaptırdı. Tamamen kesme taştan yapılmış olan cami, Fevkani Camiler grubu içinde düşünülebilecek özellikler taşıyor. 1902, 1903, 1990 ve 2008 yıllarında onarım gören caminin külliyesi içinde kütüphane, abdesthane, iki çeşme ve vakıf dükkanları yer alırken, cami ve avlusu altından geçen Akçasu Deresi üzerine yapılan kemerler üzerine oturmakta.
Sadrazam İzzet Mehmet Paşa tarafından Tokatlı Kanyonu üzerine yaptırılan İncekaya Su Kemeri ise ilçe merkezine 7,5 kilometre uzaklıkta yer alırken, 116 metre uzunluğunda 6 kemerli ve 110-220 santimetre genişliklerinde görkemli bir yapı olarak hizmet veriyor. Safranbolu’ya su getirmek amacıyla yaptırılan İncekaya Su Kemeri o dönemde halkı suyla buluşturdu.
Herkesin cebine saat
Sadrazam İzzet Mehmet Paşa, 222 yıl önce “Safranbolu’da herkesin cebine bir saat koyacağım” diyerek 1797’de “Kule” olarak adlandırılan tepeye saat kulesi yaptırıp, İngiltere’den getirttiği saati yerleştirdi. Safranbolu Saat Kulesi, Türkiye’de bulunan saat kulelerinden çalışır durumda olan ve içine çıkılabilen en eski saat kulesi olma özelliği taşırken, 12 metre yüksekliğinde taş duvarlı, mahya çatılı yalın bir yapı olarak her yıl binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor.
Kent üzerine araştırmalar yapan ve kitapları bulunan araştırmacı yazar Aytekin Kuş, İhlas Haber Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, İzzet Mehmet Paşa’nın Karabük’ün Zobran köyünden Baltacı Ali Ağa’nın oğlu olduğunu söyledi. İzzet Mehmet Paşa’nın saraya girdikten sonra sürekli yükseldiğini, 1794-1798 yılları arasında Padişah 3. Selim’in sadrazamlığını yaptığını ifade eden Kuş, “Kendisi fevkalade bilgili, temiz karakterli devlet büyüğüdür. Safranbolu’yu da unutmuyor. Önce 1796 tarihinde kendi ismiyle bilinen İzzet Mehmet Paşa Camii’ni yaptırıyor. Safranbolu’ya İncekaya Su Kemeri’nin bulunduğu noktadan içme suyu getirmek suretiyle şehrin içerisinde günümüze kadar 100’e yakın çeşmenin bu sudan yararlanıp halkın suyla buluşmasını, kavuşmasını sağlıyor” dedi.
Safranbolu içerisinde bazı vakıf dükkanlarının da İzzet Mehmet Paşa’ya ait olduğunu aktaran Kuş, şunları kaydetti:
“Pempeci dükkanı ve diğer eserleri var. Öte yandan kütüphanesi de görkemli, özellikle Safranbolu’ya armağan etti, bir satır Farsça, bir satır Arapça Kur’an-ı Kerim çok ünlü. Sadrazam İzzet Mehmet Paşa bu göreve gelmeden önce Mısır valiliğinde bulunuyor. Daha sonra Anadolu beylerbeyi oluyor. Yeğeni Ali Ragıp Bey ile Salih Bey’e bu şehir bölümünün Bağlar’a taşınması konusunda girişim başlatıyor. 1794 tarihinde ’Paşapınarı’ dediğimiz Kışla Caddesi üzerindeki çeşmeyi ve yanına cami tasarlıyor. Çeşme gerçekleşiyor fakat orası Müslüman halk tarafından iskan edilmediği için camiden vazgeçiliyor ve buraya yapılıyor. Bu caminin döneminin en güzel eserlerinden bir tanesi olduğunu söyleyebiliriz. Altından dere geçer, derenin üzerine yapılmıştır. Minarenin kürsüsü ve avlu derenin üzerine kurulmuş olan kemerler üzerine yapılmıştır.”
Mezar taşları Safranbolu’ya getirildi
İzzet Mehmet Paşa’nın 1812’de Manisa’da vefat ettiğini aktaran Kuş, “Zaman içerisinde Mevlevihane’de bulunan mezarının bir uygulama nedeniyle yıkıldığını öğrendik. Geri alanda bulunan mezar taşlarını Manisa Valiliğinden istemek suretiyle burada sanal bir mezar yaparak, paşanın unutulmaması ve bu iki mezar taşına da sahip çıkılması bağlamında böyle bir düzeleme yapıldı. Gelenler burada paşanın öz geçmişi ve görkemli mezar taşını gördüğünde o zamanki sanatların ne anlama geldiğini çıkarabilirler” diye konuştu.